18 Nisan 2015 Cumartesi

SPRİNG FOR COTTON-BEN VE BASMA ELBİSEM HAZIRIZ.

                    Terzi Begüm'ün duyurduğu etkinlik için planladığım modeli paylaşmıştım daha önce,şöyle bir hatırlayalım;




Bu kalıp üzerinden aklımdaki modeli dikmek üzere kalıbımı çıkarıp kumaşımı kestim.Çapi de beni denetledi her zamanki gibi,



Modelin sadece üst bedeninin kalıbını kullandım ancak ben arkadan fermuarlı yapıp öndeki düğmeleri sadece süs olarak kullandım.Hakim yakayı da ortadan kesip fermuar açıklığına adapte ettim.


Üst bedeni en ekonomik şekilde kesip artan kumaşı kloş kestim ve arkaya iki, öne de üç adet minicik pile koydum.


Bu artan kumaş,onu önce ikiye katladım,iki kat kumaşı tekrar ikiye katladım,


Sonra da cetvelin kılavuzluğunda verev etek keser gibi kestim,



Sonra bel oyuntusu kestim


Sonra da daha önce anlattığım şekilde ölçerek etek ucunu belirledim.Bu pratik bir işlem olduğu ve teknik hesaplama yapılmadığı için işaretlemeyi yaptıktan sonra kenara pararlel eşit aralıklarla da işaretlerinizin doğru yerde olup olmadığını arada kontrol etmeniz gerekiyor.
              Dikiş aşamasında ütüyü ısıtmaya sabredemeyip saç düzleştiricisiyle tela yapıştırmayı akıl ettim ve kendimi tebrik ettim :))


Tüm elbiseyi birleştirdikten sonra,kırmızı kumaştan kuşak kesip telaladım ve diktim.Ütüledikten sonra kuşağı elbisenin iki yan dikişine sabitledim.


Vee işte sonuç,











İşte 50 lere benim yorumum,umarım beğenirsiniz :))


























16 Nisan 2015 Perşembe

KÜÇÜK İYİLİKLER BÜYÜK MUTLULUKLAR YARATIR- SEROTONİN

                           Bilmem siz de aynı duyguyu yaşar mısınız,o günkü size verilmiş yaşam saatlerinizi harcarken ,tanımadığınız birine selam verdiğinizde,bir yayaya yol verdiğinizde,bir yaşlıya kaldırıma çıkmasında yardım ettiğinizde kendinizi çok enerjik ve mutlu hissedersiniz.Suratınızın orta yerine engel olamadığınız aptal bir sırıtış yerleşir.Sanki o gün yapamayacağınız hiçbir şey olamazmış gibi gelir.Hah bildiniz mi??? İşte o serotonin denen mucize hormon yüzünden olur.Serotonin sizi mutlu eden,tüm metabolik faaliyetlerinizi etkileyen,zihninizi açan,başarma hissinizi tetikleyen bir hormondur.Depresyonda seviyesi düşer.Yani depresyon bir ruh hastalığı değildir aslında,ruh zaten hasta olmaz.Ben bunu yıllardır söylerim,depresyon bir hormonal yani endokrinolojik hastalıktır.Depresyonda son yıllarada tedavide elde edilen başarı SSRI ların keşfiyle artmıştır.Bu ilaçlar da kişideki serotonin hormon düzeyinin artmasına neden olurlar.Peki,bu güzel hormon başka nasıl artar? İşte yazımın başlığı da bu noktada devreye giriyor.
                           Serotonin siz mutlu oldukça daha çok salgılanır,daha çok salgılandıkça da siz daha çok mutlu olursunuz.O yüzden bahar geldiğinde,dondurma yediğinizde,tanımadığınız birine selam verdiğinizde,birine yardım ettiğinizde mutluluğunuz artar.Toplum olarak hepsi benim olsun,bendeki daha pahalısı olsun,en güçlü ben olayım hezeyanları içinde yaşadığımız bugünlerde serotoninler yerlerde sürünmekte,her şeye sahip olunduğu halde mutluluğa erişilememekte,büyük bir patlama anına doğru hızlı trenle gidilmekte ne yazık ki.Oysa 70 li yıllar ve öncesinde ,insanlara parasına göre değil insanlığına göre değer biçilirdi ve herkes mutluydu.Küçük iyilikler bolca yapılır,karşılığında büyük mutlulukları getirirdi.Mahalle kültürü bozulup,örf ve adetler terk edildikçe yabancılaşma hızla bir salgın gibi yayıldı ve küçük iyilikler unutuldu.Hatta iyilik yapmak bir lutuf haline geldi,hatta hatta iyilik yapmak kendisinden aşağı görülen kişilere yapılan kötü niyetli bir sadaka halini aldı.Birilerine küçük iyilikler yapıp karşılığında diyet isteyenler arttı.İyilik yap kötülük bul diye bir lakırtı bile türesi.
                           Küçük iyilikler ancak karşılık beklentisine girmediğinizde size büyük mutluluklar olarak geri dönebilir.Çünkü karşılık beklemek sizi strese sokar ve stres hormonu da serotonin düzeyinizi düşürür.Yapın iyiliği gitsin siz kendi serotoninizi yükseltin,karşı taraf ne yaparsa yapsın karşılığında.Bir arabaya yol verdiniz diyelim,ohh sırıtmaya başladınız bile,o da ne,adam ya da kadın bastı gitti bir teşekkür etmedi,yav giderse gitsin siz o sırada serotonin salgılamaya başladınız bile,vay hırbo bir teşekkür etmedi diyip stres hormonu (kortizol) salgılamaya başlamayın.Boş verin geçip gitsin,siz sertoninizin keyfini çıkarın,o teşekkür etse salgılayacağı serotonini salgılayamadığıyla kalsın.Yoldan geçmeye çalışan tüm yayalara yol verin örneğin,oohh gelsin serotonin.Yaşlı komşunuz yıllardır size bir günaydını çok mu görmüş,aman ne gam,taşıyın torbalarını millet serotonin görsün.Komşunuzun çocuğuna ödevini yapmasında yardımcı olun,kadın gıcığın tekiymiş boşverin gitsin,siz çocuğun gözlerinde yakaladığınız mutluluğun size serotonin olarak geri döneceğini biliyorsunuz nasılsa.......
                             Mutlu ve sağlıklı olmak elinizde,elbetteki ağır bir hastalığınızı serotoninizi arttırarak tedavi edemezsiniz ama günlük hayatınızı zorlaştıran bir çok sıkıntınızdan kurtulabilirsiniz.Baş ağrılarınız,mide yanmalarınız,sürekli hissettiğiniz yorgunluğunuz gibi basit ve nedeni bulunamamış rahatsızlıklarınızı mutlu olarak yenebilirsiniz.Mutlu olmak için küçük iyilikler yapmaktan çekinmeyin.
                           Hepinize bol serotoninli günler dilerim.Dr.Sevda Coşkun Şahin.

15 Nisan 2015 Çarşamba

ÜMRANİYE KUMAŞÇILAR ÇARŞISI ,YENİDEN :P

                         Evimin yakınlarına acilen büyük bir tuhafiye açılmalı.Bir fermuar almaya gidip,torbaları kumaşlarla doldurup geldim gene eve.Benim hiçbir suçum günahım yok ki,açık büfe olayı yaşadım yine.Begüüüm,o yeşil elbise dikilecek....



Bak Begüm bak,dikişzen sen de bak,




Gerçi benimki biraz koyu olacak ama varsın olsun



Bu Duck kumaşla da mutfak takımını kaplayacağım mesela nıhahahaaa beni durduramazsınız....



Bu pazeni Diktim Diktim Giydim,saygıdeğer örtmenim Nuray hanımcığıma ithaf ediyorum,seneye bir şey dikilir ki bundan....


Hehehee,bu su yollu kumaşla da vintage dikilir elbette...


Veee,siyah beyaz hiç sevmem lakiiin bu da sevilmez mi kaaarrdeşiiimmm???










AYAKKABI DELİSİYİM BEN

                   Aslında blog alemine ilk daldığım günlerde,dolap temizliği yaparken bu fotoları çekmiş ve yayın yapmıştım.Ancak sanırım fotolar görüntülenemiyor.
                   Bugün,Nilgün hanımcığımın da benim gibi bir ayakkabı delisi olduğunu öğrenmiş bulunuyorum.Ayrıca takıları da çok,bu konuyu deşmek istemiyorum,biraz içimdeki haseti zıplatıyor :) Gece gece uykum beni terketmişken,Nilgün Aydın'a da bir post ithaf edeyim dedim.Blogunun adı çok uzun,yaşlı bir kadınım ben,hatırlayamıyorum her şeyi.Yani yanlış yazarsam affola,Bir İngilizce Öğretmeninin Tasarım Atölyesi.Valla doğru yazdım galiba.Efenim,kendisi pek bir güzel,pek bir tarz,pek bir becerikli,hemi de İnciluzceyi anadili gibi kullanan bir hoş hanımdır.Ayakkabı tutkusu yaşasın deyip,fotoları paylaşıyorum.Bunlar benim kızlarımın bir bölümü,mevsimlik ve yazlık bebeklerim çoğu.Ayrıca o sarı Fox ayakkabılar bende de var örtmenim.Şimdi kızlar bu kadar ayakkabı nasıııl alınabiliniyor derseniz,çoğu internetten yarı,yerının da yarısı gibi fiyatlara alınmıştır.400 TL lik botu 70 TL ye alabilirsiniz örneğin.İp ucum şudur ki,Nine West dışındaki tüm markaların açık ayakkabılarını ayak numarama göre,kapalı ayakkabılarını da bir numara büyük alıyorum.Nine West'in kalıpları geniştir aklınızda olsun.E haydi buyrun,























Trendyol ayakkabıda bir numaram,Morhipo'da Divares'ten zaman zaman inanılmaz fiyatlara deri ayakkabı alabilirsiniz ve son olarak da Markafoni tercih ettiğim ve güvendiğim siteler.Bir kez de N 11 den  aldım ama o site çok karışık,araması zor oluyor.E hadi elleriniz karıncalanmıştır şimdi sizin,Nilgün hanımcığım sizden de tavsiyeler bekliyoruz....








14 Nisan 2015 Salı

DİKİŞ SEVDA'SI: ELLİLERİN DERGİLERİ

DİKİŞ SEVDA'SI: ELLİLERİN DERGİLERİ:              Bugün de Taksim'deydik eşimle.E tabi sahaflarda dergi aranacak,biraz da gezilecek,Çılgındaşım Mevlüde hanımcığımın tavsiyes...

ELLİLERİN DERGİLERİ

             Bugün de Taksim'deydik eşimle.E tabi sahaflarda dergi aranacak,biraz da gezilecek,Çılgındaşım Mevlüde hanımcığımın tavsiyesine uyulacak.Taksim yine çok güzeldi,






Bol bol yürüyüşün ardından Taksim'deki sahaflar çarşısına vardık.Kocaman bir çarşı ama tek bir sahaf dikiş dergisi satıyor.Ve burada bir hazine yatıyor hanımlar,yığınla 50 lere ait dergi buldum.Tanesi 15 TL.Dün aldığım 60 lar da 7,5 TL idi.Demek ki her on dekatta bir fiyat ikiye katlanıyor.Haliyle ne kadar varsa hepsini almadım bu sefer.Eskiler bilirler,önceden dergilerde yayınlanan modellerin tek bir bedeninin kalıbı verilirdi.Tüm modellerin tüm kalıplarını bulamazdınız dergide.Bulduğum dergilerde de durum böyleydi.Aslında hepsini almak istedim ama bu sefer sadece işime yarayanları almaya karar verdim.Zaten aldıklarımla da yıllarca başka dergi almasam idare edebilirim.Dergileri görünce anlayacaksınız,













Hadi hanımlar,sahaflar sizi bekler.Özellikle Ankaralı arkadaşlar sahaf konusunda çok şanslılar mutlaka değerlendirsinler.