Oytun'la Hayat-Şebnem ,film tanıtımlarına son hız devam ederken ,bugünkü yazısında söz ettiği film dikkatimi çekti ve bu akşam izleyeceğimi söyledim.O da yorumumu merak etti.Gidip yayının altına da yorum yapabilirdim ama daha çok kişinin dikkatini çekebilmek için yayın yapmak istedim.
Şebnem'in tanıtımı şurada;http://oytunlahayat.blogspot.com.tr/
Şebnem'in tanıtımı şurada;http://oytunlahayat.blogspot.com.tr/
Filmin afişi bu,Şebnem yeterince tanıtmış, ben tekrar etmeyeceğim.Oyuncular muhteşemdi.Başrol oyuncuları rollerinin hakkını sonuna kadar vermişler.Hele Lili rolündeki aktörün gerçek hayatta da bir transgender olduğuna inanabilirsiniz.Ben filmi çok çok çok beğendim,yüreğim sızladı,ciğerim yandı.Nedenlerini yazıp spoiler vermek istemiyorum,mutlaka izleyin.Sadece biraz transgenderizmden söz etmek istedim.Çoğu insanın hala inanmakta ısrar ettiği üzere,transgenderizm bir hastalık değildir.Uluslararası psikiyatrik değerlendirme skalası DSM IV listesinden çıkarılmış ve hastalık olarak tedavi edilmesine son verilmiştir.Transgenderizm,özetle ,kişinin var olan bedenine ait cinsel kimliğe sahip olmaması demektir.Dış görünüşüne ait cinsel duyumları yoktur.Tam olarak kadın bedeninde erkek ya da erkek bedeninde kadın da diyemeyiz çünkü bir çok alt başlıkları vardır ve çok farklı şekillerde karşımıza çıkar.Mesela erkek bedende, erkek ruhta ve yalnızca erkeklere karşı cinsel duygular besleyen transgenderlar varken,yine erkek bedende ama kadın ruhta ve yalnızca erkeklere karşı cinsel duygular besleyen transgenderlar da vardır.Aynı örneklem kadın transgenderlar için de geçerlidir.Yani olay;'Allah'ın homosu işte ' den ya da erkek Fatma'dan çok daha karışıktır.
Kadın ve erkeğe ait cinsel organlar aynı dokulardan başlangıç alarak farklı organlara dönüşürler.Yani embriyo ilk oluştuğunda henüz cinsiyetsizdir.Genetik olarak belirlenmiş bir cinsiyeti elbette mevcuttur ancak uzun bir gelişim süresi boyunca ,hem erkek hem de kadın embriyonun dış görünüşü aynıdır.Cinse ait görünüm özellikleri tamamlanıp doğum gerçekleştikten sonra bile bir insanın cinsiyeti konusunda kadın ya da erkek demek hiç de kolay değildir tıbben.Dış görünümü kadın olan ama iç organları erkek cinsiyete ait ya da tam tersi olan son derece sağlıklı görünen insanlar vardır.Bu kişilerin cinsiyet analizleri genetik araştırma ile bile tam olarak saptanamaz.Biliyorum kafanız iyice karıştı.Şunu demek istiyorum,bir örneklem yapalım,dış görünüşü kadın,kendisini kadın hisseden bir hasta çocuk sahibi olamamaktan yakınarak baş vurur.Ultrasona sokarsınız,rahmi yoktur,kromozom testi yaparsınız erkek kromozomları vardır.Bu da yetmez Barr cisimciği ararsınız.Evet,sizi kadın olarak tanımlayabilen tek şey yanak mukozanızda bulunan mikroskobik bir cisimciktir.Yanağınızın iç kısmında yerleşik bulunan bu mini minnak cisimcik karar verir kadın olup olmadığınıza...
Şimdi cinsiyet tespiti bu kadar zor ve karışık bir işken,olduğu bedenden beklenenin dışında bir hissiyata sahip insanları nasıl yargılayabiliriz ki?!!!!!Yıllarca tedavi edilmeye çalışılmış ama asla başarı elde edilememiş bir durumu,' istese düzelir ' diye kesip atmak ne büyük haksızlıktır.O insanların nasıl acılar yaşadığını görseniz içiniz acır.Hissettiğin duygulara ait bir bedene sahip olmak ne büyük bir nimettir....Transsexüel bir transgenderın ( ameliyatla cinsiyet değiştiren ) ,operasyon sonrası aynada kendini görüp nasıl hüngür hüngür ağladığına şahit olsanız anlatmak istediğim şeye kolayca vakıf olurdunuz.Transgender kimliğe sahip olmak bir seçim değildir,bir yaratılış halidir.Sonradan olunmaz ya da sonradan düzelmez.Gizli kalabilir evet,çeşitli baskılar nedeniyle çoğu insan gerçekte hissettiği kimliğini saklar ama hastalıklı bir ruha sahip olur,hayatını çok çeşitli sorunlarla boğuşarak geçirir.Ülkemizde transgenderizm sorununa hafiften bir göz atmak isterseniz ,Selin Berghan tarafından yazılmış olan Lubunya isimli kitabı mutlaka okuyun derim.Bitirme tezi olarak hazırlanıp sonrasında kitaba dönüştürülmüş bir araştırmadır aslında.
Kalın sağlıcakla.